Net konuşalım: “3 seviye deprem alarmı” diye atılan manşetler, farklı kurumların farklı derecelendirmelerini aynı şeymiş gibi sunuyor. Bu da ya gereksiz panik ya da tehlikeli bir rehavet üretiyor. Ben, tartışma çıkarmak pahasına, bu kavram karmaşasını masaya yatırıyorum: Hangi “3 seviye”den söz ediyoruz; kimin, neye, nasıl cevabından?
“3 seviye deprem alarmı” ne demek? Terimler savaşı: TAMP, DSÖ ve sirenler
1) TAMP (Türkiye Afet Müdahale Planı) ölçeği: AFAD’ın resmi çerçevesinde etki derecesine göre S1–S4 bulunur. S3, “ulusal düzeyde desteğe ihtiyaç” demektir; S4 ise “uluslararası desteğe ihtiyaç” anlamına gelir. Bu, olayın büyüklüğüne verilen kurumsal müdahale seviyesidir, yerel bir sirenin çalmasıyla karıştırılmamalıdır. :contentReference[oaicite:0]{index=0}
2) DSÖ (WHO) acil durum derecelendirmesi: DSÖ, sağlıkla ilişkili acil durumlar için Grade 1–3 kullanır. Grade 3, örgütün en yüksek ve “majör/maksimum” operasyonel yanıt verdiği seviyedir; yani kurum çapında kaynak seferberliği yapılır. Bu halk için “yarın deprem olacak” alarmı değildir; kurumsal yanıtın büyüklüğünü anlatır. :contentReference[oaicite:1]{index=1}
3) Sivil savunma sirenleri ve “alarm” kavramı: Türkiye’de “ikaz ve alarm işaretleri” (ör. kırmızı alarm) belirli siren desenleriyle duyurulur ve “seviye 3” diye adlandırılmaz. Bu sistem, anlık tehlikeye yönelik uyarı protokolüdür ve TAMP’ın S1–S4 ölçeğiyle aynı şey değildir. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Neden bu kavram kargaşası tehlikeli?
Çünkü “3 seviye” dendiğinde kimi vatandaş TAMP’taki ulusal destek aşamasını, kimi DSÖ’nün kurumsal seferberlik düzeyini, kimi de mahallede çalacak sireni hayal ediyor. Sonuç: Bilgi kalabalığı içinde risk iletişimi çöküyor. Halk, “Ne yapmalıyım?” yerine “Gerçekten ne oluyor?” sorusuna takılıyor. Kriz anında geçen her dakika kıymetliyken, bu belirsizlik zaman ve güven kaybına dönüşüyor.
Zayıf halkalar ve tartışmalı başlıklar
- Belirsiz dil: “Alarm”, “seviye”, “derece”, “açıklandı” gibi kelimeler bağlamdan kopuk verildiğinde, kurumsal bir sınıflandırma halk için erken uyarı gibi algılanıyor.
- Manşet için aşırı basitleştirme: Tek kelimelik push bildirimler tıklanıyor ama ne yapılacağı netleşmiyor. Bilgi fayda yerine “dikkat avı” oluyor.
- Çakışan standartlar: TAMP (S1–S4) ile DSÖ (Grade 1–3) farklı amaçlara hizmet ediyor; buna siren protokolleri ve yerel uygulamalar eklenince kavramlar üst üste biniyor.
- Erişilebilirlik açığı: Kritik açıklamalar, sadeleştirilmiş grafikler ve çok dilli içeriklerle yayılmadığında kırılgan gruplar yine en geride kalıyor.
- Uygulama–gerçeklik farkı: “Seviye” ilanları, operasyonel kapasiteyi anlatırken sahadaki bireyin hangi adımı atacağı çoğu zaman belirsiz bırakılıyor.
Gerçek anlamı nasıl okumalı? Hızlı kılavuz
“3 seviye deprem alarmı” ifadesini duyduğunuzda önce bağlamı sorun: Bu TAMP’a mı atıf? Öyleyse mesaj, kurumların ulusal çapta koordine olduğuna işaret eder. DSÖ’ye mi atıf? O zaman bu, DSÖ’nün iç operasyon ölçeğidir; günlük yaşamda anlık eylem çağrısı değildir. Siren mi? O, ayrı bir protokoldür ve “seviye 3” diye adlandırılmaz; talimatlar ikaz–alarm sisteminde netleştirilmiştir. :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Politika ve iletişim için öneriler
- Tek sözlük: Resmî açıklamalarda her “seviye”nin yanına parantez içinde hangi kurum/çerçeve olduğu yazılsın: “TAMP S3 (ulusal destek)”, “DSÖ Grade 3 (kurumsal seferberlik)”. :contentReference[oaicite:4]{index=4}
- Yurttaşa tercüme: Her duyurunun altında “Vatandaş ne yapmalı?” bölümü yer alsın: evde–işte–yolda kısa, uygulanabilir adımlar.
- Sürekli eğitim: Okullarda ve işyerlerinde yılda en az bir risk iletişimi tatbikatı; belediye uygulamalarında önceden yüklenmiş bilgilendirme kartları.
- Medya standartları: Haber odalarında “seviye” şablonları: başlıkta bağlam, spotta kurum adı, metinde yurttaş adımları.
- Açık veri ve görsel: TAMP S1–S4 ve ikaz–alarm kırılımlarını tek bakışta anlatan, herkesin paylaşabileceği lisanslı infografikler. :contentReference[oaicite:5]{index=5}
Tartışmayı başlatan sorular
“Alarm” kelimesini, yalnızca anlık davranış değişikliği gerektiren durumlar için mi kullanalım? DSÖ’nün Grade 3 sınıflandırmasını manşete taşırken “kurumsal ölçek” ibaresini zorunlu kılmak doğru olur mu? TAMP’taki S3 ile “siren” arasında bağ kuran dilin bırakılması, kargaşayı gerçekten azaltır mı? Belediyeler, “seviye” açıklamalarıyla yurttaş eylem listelerini eşleştiren bir tek sayfa standardı duyursa ilk adım atılmış sayılır mı?
Son söz: Cesur netlik, hayat kurtarır
Krizde en büyük lüksümüz netlik. “3 seviye deprem alarmı ne demek?” sorusunun yanıtı, bağlamı açıkça yazılmadıkça bir anlam bulmuyor. TAMP–DSÖ–siren üçgeninde aynı kelimeleri ama farklı dünyaları anlatıyoruz. Gelin, kurumlar doğru terimi, medya doğru başlığı, bizler de vatandaş olarak doğru soruyu soralım: Hangi çerçevede, kimin “3 seviyesi”, benim şimdi ne yapmam gerektiğini söylüyor? Deneyimlerinizi, gördüğünüz iyi/kötü örnekleri ve yerel çözüm önerilerinizi paylaşın; çünkü birlikte öğrenecek, birlikte güçleneceğiz.
::contentReference[oaicite:6]{index=6}